İsmailoğlu Çiftliği
Biraz ileride bir yer var,
Saklı bir cennet gibi…
Tarihle tabiatın, insanla emeğin buluştuğu İsmailoğlu Çiftliği.
Etrafı tel örgü, içinde billur sular akar
Gökyüzü başka burada,
Üstünde gülümseyen güneşe doyum olmaz.
Boyuna, posuna kurban olduğum biri
Sabahları kuş sesinde uyandırır beni,
İsmailoğlu Çiftliği’nde yaşamak böyle bir şey.
Binbir renkte çiçekler açar;
İçimdeki yalnızlığın dört bir yanında,
Çiçekli bir yorganı örter üzerime beyaz elleriyle biri.
Çocuklar top oynar Gorki çayırında.
Maksim tırpan mı çekti burada?
Kim bilir, o ad nasıl geldi buraya?
Bir taşa oturdum, düşündüm
Bir cevap bulamadım bu soruya.
Güzün yükünü yükleyip giderler,
Bahar gelir salına salına dönerler,
Ve uzaklara gidip “gelirim” diyenler
Hiç “ölürüm “diye, düşünmediler.
Az ileride İsmailoğlu Çiftliği var;
Ben verdim Babamın aziz ismini
İsmailoğlu Çiftliği — bir sevdanın, bir emeğin adı.
Taylar yarışır, kuzular meleşir,
Sarı alaca inek ağır yürür — çünkü yüklü.
Bir elmas gibi parlıyor çiftlik,
Güzel çocukların elinde.
Evin alt başında, traktörlerle geçer köylüler,
Türküler söyleyerek…
Yeni bir dünyaya hazırlık var.
Sıxırpet Yaylası’nda çobanlar,
Islıkları kayalıklara çarpar, yankılanır.
Kadim Urartu’dan bir türkü rüzgâr fısıltısında.
Zaman burada saklanır…
Biraz susar…
Biraz da tarihte utanır.
İsmailoğlu Çiftliği…
Toprağın, emeğin ve hatıranın iç içe geçtiği bir ömür hikâyesi.
Bir çiftlik değil, bir gönül yurdu.
Vesselam.
Yazan: Mehmet Avşar (Mavi Ark)