Neden mi Erdoğan?
Mehmet Avşar | Gazeteci – Yazar
Bugün Türkiye Cumhuriyeti Devleti dimdik ayakta duruyorsa, bunda hiç şüphesiz Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinin büyük payı vardır. Açık konuşalım: Gerçekten Erdoğan’sız bir Türkiye’nin üç ay bile istikrarını koruyabileceğine inanıyor musunuz?
Çevremiz adeta bir ateş çemberine dönüşmüşken içeride barışı, dışarıda dengeyi sağlamak sıradan liderlerin başarabileceği bir iş değildir. Sayın Erdoğan, siyasi mücadelesi boyunca birçok badire atlatmıştır. Sırf bir şiir nedeniyle hapse atılmış, partisi kapatılmak istenmiş, FETÖ’nün darbe girişimine hedef olmuştur. Ancak o, milletin desteğini arkasına alarak hiçbir zaman yılmamış, eğilmemiştir.
Bugün vesayet odakları, darbeci yapılar ve devletin kılcal damarlarına kadar sızmış FETÖ kalıntıları tarihin çöp sepetindeyse, bu onun kararlı liderliği sayesindedir. Erdoğan sadece bir örgütle değil, o örgütün temsil ettiği sistemle mücadele etmiş ve bu sistemi tarihe gömmüştür.
40 yıldır ülkemizin canını yakan teröre karşı yürütülen kararlı mücadele de onun döneminde başarıya ulaşmıştır. Türkiye, artık terörle anılan değil, teröre karşı duruşuyla takdir edilen bir ülkedir.
Peki ya Erdoğan’dan sonra?
Bu soruyu samimiyetle sormak gerekiyor: Sayın Erdoğan’dan sonra bu ülkeyi kim yönetecek? Alternatif olarak sunulan isimlerin ya deneyimi yetersiz, ya vizyonları dar. 2023 seçimlerinde muhalefetin ortaya koyduğu ‘altılı masa’ modeli, ülkenin geleceğine dair büyük bir soru işaretiydi. İçişleri Bakanlığı ve MİT gibi stratejik kurumların radikal çizgideki isimlere teslim edilmesi planlanıyordu. Bu, iç barışı tehdit edecek ve ülkeyi istikrarsızlığa sürükleyecek bir senaryoydu.
Sayın Erdoğan ise bu kaosu engelledi. Devleti yeniden yapılandırarak demokratik kurumları güçlendirdi. Bugün Türkiye, sadece kendi halkına değil, dünya mazlumlarına da umut olan bir ülkedir. Suriye’den Ukrayna’ya, Filistin’den Afrika’ya kadar Erdoğan’ın arabuluculuk rolü ve dik duruşu, Türkiye’yi küresel bir aktör haline getirmiştir.
Kürt Kardeşlerime Sesleniyorum
Bir zamanlar korkunun simgesi olan karakolların bugün halka açık olması, dil yasağının kaldırılması, TRT Kürdi’nin yayın yapması—tüm bunlar yeni Türkiye’nin gerçekleridir. Anneniz artık kendi dilinde haber izleyebiliyor, türkü söyleyebiliyor. Bu dönüşümün arkasında kim var? Elbette Recep Tayyip Erdoğan.
Sayın Bahçeli’nin öncülük ettiği ve Sayın Erdoğan’ın kararlılıkla sahip çıktığı terörsüz Türkiye süreci, Anadolu halklarının tarihsel kardeşliğini yeniden inşa etme çabasıdır. Bu süreç, kültürel birlikteliği reddetmez; bilakis, her halkın özgürce yaşadığı bir toplumsal barışı hedefler.
Gelin Bu Ülkeye Sahip Çıkalım
Ne Amerika ne de İsrail bu ülkenin dostudur. Hep menfaatleri doğrultusunda hareket etmişlerdir. Ama biz omuz omuza durdukça güçlüyüz. Avrupa’da ve Amerika’da yaşayan Kürt kardeşlerime de sesleniyorum: Bu ülkeye, bu bayrağa sahip çıkın. Lobi çalışmaları yürütün. Bu topraklar hepimizin ve birlikte yazdığımız bir tarihimizin ürünüdür. Biz, bu ülkenin asli unsurlarıyız.
Kıymetini bilelim
Recep Tayyip Erdoğan sadece bir siyasetçi değil; inançlı, davasına bağlı bir liderdir. “Yaratılanı Yaradan’dan ötürü seviyorum” diyen bir insanın arkasında yürümek, siyasi bir tercih değil, vicdani bir duruştur.
“One Minute” çıkışıyla dünyaya haykıran, “Dünya beşten büyüktür” diyerek küresel sistemin adaletsizliğine karşı duran bir liderin ardından yürümek sadece bir destek beyanı değil, aynı zamanda bir sorumluluktur.
Bu topraklar kolay vatan olmadı. Bedel ödedik, şehit verdik, nice tuzakları bozduk. Ve bugün Türkiye özgüveni yüksek, ekonomisi dirençli, siyasi istikrarı güçlü bir ülke haline geldiyse, bunun arkasında Erdoğan’ın liderliği vardır.
Unutmayın: Bu ülkeye bir Recep Tayyip Erdoğan bir daha gelmez.