Zamanın Sessiz Cevapları
Mehmet Avşar – Gazeteci & Yazar
Zaman, cevabını bilmediğimiz ya da sormaya cesaret edemediğimiz tüm soruların içinde sakince yürür. Biz hayatın telaşında bir anı yakalamaya çalışırken, o hep oradadır; görünmez ama etkili. Bir yandan bizi olgunlaştırır, diğer yandan gereksiz olanı bizden alıp götürür – neyi tutacağımıza, neyi bırakacağımıza kendimiz karar veremesek bile.
Hayatın içinden geçerken çoğu zaman fark etmeyiz; bir şeyleri kaybetmekten korktuğumuz için her ana sımsıkı tutunuruz. Ama zaman, bizimle acele etmez. Gerekeni gerektiği anda yapar. Bazen bir bekleyişle, bazen bir vedayla, bazen de sadece susarak öğretir.
Ve sonra bir gün, bir şey olur: Büyüdüğümüzü fark ederiz. Sustuğumuz soruların içimizdeki yankısını, geçmişte hissettiğimiz acıların bizi nasıl dönüştürdüğünü anlarız. Zamanla, her yara bir derse, her kayıp bir öğretmene, her bekleyiş bir iç görüye dönüşür. Şüpheler, kırgınlıklar, sorgulamalar… Hepsi bir amaçla uğramıştır kalbimize.
Kimi zaman cevaplar, fırtına gibi değil de rüzgar gibi sessiz gelir. Ne zaman geldiğini bile fark etmeyiz. Ama oradadırlar, içimizi usulca saran bir kabullenişle. Belki de beklediğimiz gibi değildir o cevaplar; ama olması gereken gibidirler. Çünkü hayat, beklentilere değil, hakikate hizmet eder.
Zaman iyileştirir. Ama sadece yaraları değil; düşünceyi, bakışı, yüreği de. Bize bırakmayı öğretir, direnmeden yaşamayı, geçmişe değil şimdiye tutunmayı. Şükretmeyi… Çünkü huzur, yalnızca kabullenişte ve şükürde büyür.
Bu yüzden, zamanın sessizliğine kulak verin. Sadece geçip gitmesine izin vermeyin. Onunla yürüyün. Çünkü bazen cevaplar, sadece yürüyenlere görünür.